Artık bahar geldi, birçok kişiden nasıl daha kolay, sağlıklı, kalıcı kilo verebilme ilgili bir çok soru alıyorum. Kilo vermenin tabii bir çok bölümü var. Ben hem hekim olarak hem hipnoterapist ve psikoterapiyle ilgilenen biri olarak birçok açıdan bundan bahsetmek istiyorum. Tabii ki iyi gıdaları seçmek önemli. Stresi yönetmek eh önemli, iyi uyumak çok önemli. Birçok nedeni var. En önemli kısmı zihnimizi, beynimizi daha iyi tanıyarak, özellikle bilinç dışı dediği daha çok bilinen ismiyle bilinçaltını da yöneterek gıdalara bakış açımızı değiştirerek yeme davranışlarımızın arka planındaki duyguları fark ederek daha sağlıklı, kalıcı kilo verebiliriz diye düşünüyorum. Arka planda öfkelendiğinde, sinirlendiğinde, duygusal nedenler yaşadığında kendisini yemek yerken buluyor. Ve bu uyguladığı diyet programını bozmasına neden oluyor. Kendi içimize dönüp neden yiyeceklere yöneldiğimizle ilgili düşünmemiz önemli. Arkadaki anlamak çok önemli. Duygularımız bizim bilinç dışı dediğimiz kısımda kodlu. Beynimizin kabuk kısmı bir portakalın kabuk kısmı gibi düşünürsek kabuk kısmı bilinçli zihnimiz. Kabuğun altındaki bütün alanlara bilinçaltı diyoruz. Ve bilinçaltının ortasında hipotalamus dediğimiz yer otomatik faaliyetlerimizi yöneten yerler. Duygularımızı yöneten yerler bilinç dışında. Yani biz sinirlendiğimizde öfkelendiğimizde yalnız hissettiğimizde, hayal kırıklığına uğradığımızda, kendimizi otomatik yerken buluyorsak, bunun üzerinde düşünmemiz ve duygularımızla ilgili çalışmamız gerekiyor. Ve bu da bilinç dışında. Bilinç dışına ulaşmanın en etkili yollarından biri hipnoterapi. Psikoterapi. Bunlar o arkadaki duygunun anlamını çözer. Kalıcı olarak kilo vermenize yardımcı olur. Ki o duygunun ne olduğunu bulmamız gerekiyor. Şimdi arabada biliyorsunuz bir benzin göstergesi yanıyorsa biz arabaya yağ koymuyoruz. Benzin koyuyoruz. Biz sinirli, öfkeliyken bu duygularımızı çözmeyip yemek yiyorsak zaman aynen benzin göstergesi yanarken arabaya yağ koymak gibi bir şey oluyor. Biraz beynimizden bahsetmek istiyorum. Bu kesitte alın kısmı gördüğünüz gibi kafatası, kemik kısmı ve bunun altında beynimizin zarı var. Buraya korteks diyoruz. Bilinçli zihin bu kısımda yoğunlaşmış durumda. Beynimizin zarının altındaki kısımlara bilinç dışı diyoruz. Bilinen daha yaygın ismiyle bilinçaltı dediğimiz kısım. Özellikle ortada gördüğümüz bu kısım bizimki dediğimiz kısım. Bilincin dışında kabuğun kısımdaki alanlar otomatik çalışıyor. Hipotalanmusta duygularımızı yöneten merkez var. Dediğimiz kısım. Açlık merkezi, tokluk merkezi, vücudumuzun otomatik ısısını ayarlayan merkez, hafıza kayıtlarının olduğu merkez. Mesela onla gösterilen yer bizim kalbimizi çalıştıran merkez. Veya bağırsaklarımızı çalıştıran merkez. Aklımızı, kalbimizi durduramayız. Yani beynimizin çok büyük bir kısmı otomatik çalışıyor. Duygularımız da beynimizin otomatik çalışan kısımlarında yeme davranış arkasında çoğunlukla duygularımız var. Bu duyguları çözmek işimizi çok kolaylaştırabilir. Ve hipnoterapi bizi daha beynimizin derinliklerine, bilinç dışına ulaştırarak yeme davranışlarımızın arkasında duyguları çözerek hızlı ilerlememize yardımcı olabilir. Bazı kişiler gece kalkıp yemek yiyorlar, bazı kişiler spor salonuna üye oluyor ama devam edemiyor. Sürekli erteliyor. Çünkü bunlar duygularımızla ve bilinçaltında bunun alışkanlık haline gelmesiyle alakalı. Eskiden atalarımız biliyorsunuz kırk kere dersek akıllı olur diyordu. Yapılan araştırmalar bunu yirmi bir kez tekrarlanması gerektiğini söylüyor buna. Yirmi bir kuralı diyoruz. Hipnoterapiyle bu yirmi bire gerek kalmayabiliyor. Birkaç görüşmede birkaç seansta bilinç dışına inip yeme davranışlarının arkasında gıdalara bakış açımızın arkasındaki gerçek duyguyu, anlamını çözerek ve bunu kişiye hipnotik trans altında deneyimleterek değişimi daha kolay sağlayabiliyoruz. Çünkü bizim deneyimlememiz gerekiyor. Sadece bilmek birçok kişi zor yapması gerektiğini biliyor. Sağlıklı beslenmesi gerektiğini biliyor ama bunu harekete geçiremiyor. Eyleme dökemiyor. Pilav yapmayı biliyor olabiliriz. Ama her yaptığımızda lapa oluyorsa burada bir problem var demektir. Tabii ki ilk başlarda belki lapa olabilir. Birkaç kez denedikten sonra ustalaşacağımıza eminim. Hipnoterapi, psikoterapiyle de entegre edildiğinde, bilinç dışındaki duyguları yeniden düzenleyerek, davranışları, defolu öğrenmeleri, yanlış bilgileri düzelterek daha daha etkili bir şekilde kilo vermemize yardımcı olabilir. Sağlıklı ve kalıcı beslenmenin tabii birçok parçası da var. Ne yediğimiz çok önemli. Duygularımız çok önemli. Hareket edip etmediğimiz çok önemli. Çünkü biz yaratılış olarak yüzlerce kemikten ve kastan oluşan bir yapıyız ve hareket etmek üzere yaratılmış bir yapıyız. Yani panda olarak yaratılmadık. Saatlerce hareketsiz duramayız. Hareket etmemiz gerekiyor. Yaratılışımıza uygun beslenmemiz çok önemli. Biyolojide biz canlıların çene yapısına diş yapısına baktığımız hangi besin grubunda olduğunu söyleyebiliyoruz. Ve farkındaysanız köpek dişlerimiz var ve azı dişlerimiz var. Biz etçil ve otçul canlılar grubundayız. Bazı canlılar etçil, bazı canlılar otçul, biz ara forumdayız. Binlerce yıl önce ateşi keşfettiğimizden bu yana, köpek dişlerimizi kullanmadığımız için küçüldüler. Köpek dişlerimiz etçil olduğumuzu gösteriyor. Azı dişlerimiz de otçul olduğumuzu gösteriyor. Biz belki iki yüz bin yıllık tarihimizde belki daha eski tarihte son beş on bin yıldır buğdayı buğday, gagası olan kuşlar için yaratılmış bir besin maddesi. Biz eskiden elimizde mızraklı gidip geyik havlayıp, işte mağaraya getirip, her şeyini yerken daha sonra köylere yerleştik, buğdayı keşfettik ve bu bizim sistemimizi çok etkiledi. Buğday bahsettiğim gibi gagası olan kuşlar için daha uygun bir gıda. Biz etçil ve toplayıcıyız. Protein ve salatalar bizim için çok daha uygun gıdalar. En güzel proteinler. Balık, yumurta, et beyaz etler tabii organik olmak şartıyla ve yeşillikler, meyveler, yani topladığımız şeyler. Doğada topladığımız şeyler, baklagiller, doğada pasta olmadığını biliyoruz. Doğada ekmek olmadığını biliyoruz. Doğada olmayan şeylerden uzak durmamızı özellikle öneririm. Ve doğamıza yaradılışımıza uygun beslenmek, bu açıdan çok önemli diye düşünüyorum. Şeker dünyadaki en tatlı ve en ucuz uyuşturucu olarak konuşuluyor Batı'da. Şeker yerine daha sağlıklı gıdalar, baklagiller tüketebiliriz mesela. Baklagillerin içinde zaten yüzde sekseni nişasta fakat güzel tarafı sindirim sisteminde beş altı saat sonra işlenip ancak kana karışabilmesi. Basit şekerlerden özellikle paketlenmiş gıdalardan uzak durmamızı öneririm. Bunlar dil altından kana karıştığı için beyin bunları bir çeşit uyuşturucu gibi algılıyor. Artık bunlarla ilgili MR görüntüleri var. Yoğun şeker almış kişiyle, kokain almış kişinin emar görüntülerinin benzediği gösterildi. Daha sağlıklı şekerler kullanabiliriz. Bu sanayileşmeyle ve katkı maddeleriyle, şeker de değişti ve daha çok artık pancar şekeri yerine mısır şurubu, fruktoz şurubu kullanılıyor. Daha ucuz olduğu için ve daha tatlı olduğu için bunlardan uzak durulmasını özellikle öneriyorum. Bir danışanım sürekli çikolata yediğinden bahsetmişti. Çikolatanın arkasındaki duyguyla ilgili konuşurken bir şey anlatamadı. Sonra hipnozu aldım, hipnotik trans altında. Çikolatanın anlamı ilgili çalışırken çocukluğumda bir anıya gitti. Geceleri babası yoğun iş temposundan dolayı geç gelirmiş ve yanında çikolatayla gelirmiş. Uyandırıp onu severmiş ve ona çikolata verirmiş. Şimdi çikolatayla babasına özlemini, sevgisini, iletişimini linklediğinde aslında etrafında gördüğü birçok baba figürünü, sonra çikolatayla linkleyip arkasındaki duygusal ihtiyacını doyurmak için çikolata yediğini fark et. Bunu çözdüğünde ve ona veril hipnotik telkinlerle çikolata yemek yerine babanı hatırlayabilirsin. Onu arayabilirsin. Onunla ilgili güzel şeyler düşünebilirsin telkinleriyle çikolatayla bağlantısını kopardı. Bu şekilde daha sağlıklı kilo vermeye devam